Paratiroid hastalıklarına, hastaların genellikle başka nedenler ile veya kontrol amaçlı yaptırdıkları kan tahlillerinde kalsiyum yüksekliğinin saptanması ile tanı konulmaktadır. Bu hastalarda mutlaka ayrıntılı değerlendirme yapılarak hastalarda kalsiyum yüksekliğine bağlı oluşabilecek böbrek taşları, kemik anormallikleri, kas-iskelet sistemi ağrıları, güçsüzlük, ciddi mental değişiklikler, mide-duodenum ülserleri, hipertansiyon ve ritim bozuklukları sorgulanmalıdır.
Laboratuar incelemelerinde kan Parathormon düzeyleri mutlaka ölçülmeli ve ayrıca fosfat, albumin, D-vitamini ve 24 saatlik idrarda kalsiyum düzeylerine de bakılmalıdır. Tanıda laboratuarı takiben ultrasonografi adenomun yerini tespit etmek için ucuz ve güvenilir bir yöntemdir. Yeri belli olmayan vakalarda sintigrafi, boyun MR ve tomografiden yararlanılabilir. Bunlar da etkin olmadığında Colin-PET taramalar yardımcı olmaktadır. Cerrahın ultrasonografi konusunda tam deneyimi hastaya çok sayıda kolaylıklar sunmaktadır.
- Başvuran hastaya direk endokrin cerrah tarafından detaylı bir şekilde boyun ultrasonografisi yapılarak hastalıklı paratiroid bez veya bezlerinin lokasyonu saptanabilir ve hastanın ultrasonografi için başka merkezlere yönlendirilmesine ihtiyaç kalmamaktadır
- Sonuçlar hızlı bir şekilde endokrin cerrah tarafından değerlendirilerek tedavi planlamanız (cerrahi ya da cerrahi dışı tedaviler) yapılmaktadır
- Hasta, bütün bu uygulamalara tek hekimden ulaştığı için zaman kaybı oluşmamaktadır
- Paratiroid hastalıkları cerrahisi esnasında ultrasonografi kullanımı ihtiyacı oluşmaktadır özellikle minimal invaziv cerrahi adını verdiğimiz 2 cm.lik kesiden hastalıklı bezin etkin bir şekilde çıkarılması için genellikle ameliyata radyoloji uzmanları çağrılmakta ancak yoğun merkezlerde bu sıkıntıya neden olmaktadır. Cerrahın ultrasonografi deneyimi bu sorununda aşılmasına neden olur.